
YUKARIDAKİ fotoğraf 10 Ekim 2004 tarihinde Hürriyet gazetesinin haftasonu ilavesinde yayınlandı. Tepki gören haber sonrası Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün direktifiyle Kandil Dağı'na giden Sebati Karakurt gözaltına alındı.
Sorgusunda kendisine Kandil Dağı'na nasıl gittiği sorulduğunda, Karakurt'un cevabı şu oldu:
"Sınırı geçtikten sonra bir taksiye bindim ve beni Kandil Dağı'na götür dedim. Taksi de beni oraya götürdü."
Cevap inandırıcı olamasa da Karakurt serbest bırakılmıştı.
İnandırıcı bir cevabı biz verelim; Karakurt "welatperez" sitesi aracılığıyla PKK'lılarla bağlantı kurdu. Süleymaniye'deki (Irak) .... oteline gitti. Kendisini Kandil'e götürmeleri için E... ve S.... adlı iki teröristi ikna etti ve Kandil'e çıktı.
Özkök, 19 Ekim 2004 günü köşesinin bir kısmını Sebati Karakurt ve Kandil Dağı'na ayırdı ve yazısını şöyle bitirdi:
"Bu röportajın asıl önemi ilerki yıllarda anlaşılacak."
3 YIL SONRA
"Geldiğimiz nokta şudur.Artık kimse bizden o dağdaki katil sürüsünün "ateşkes" masalını ciddiye almamızı beklemesin. Kandil Dağı’nın süprüntüleri bizim muhatabımız değildir." (Hepimizin içinde bir celp, 24 Ekim 2007)
"Mahalle arkadaşları Kordon'da, Hatay'da, Üçkuyular'da kızlarla dolaşırken, burada Kaleşli kalleşlere karşı mücadele eden 20 yaşındaki çocuk, acaba o uzun gecelerde ne hissetmiştir?" (Bir millet gazetesini yapıyor, 9 Ekim 2007)
Yukarıdaki cümleler de, gazetesinde 3 yıl önce PKK'lı teröristlerin reklamının yapılmasında sakınca görmeyen Özkök'e ait.
Özkök'ün 3 yıl önce "Bu röportajın asıl önemi ilerki yıllarda anlaşılacak" demişti.
Kendisi birşeyler anlamış; bir de bize anlatsa da biz de bilgilensek...